25 Haziran 2008 Çarşamba

Alkol ihtiva eden ilaçlar ve yol açtığı problemler

 Alkol 700'den fazla sivi ilac icerisinde cozucu olarak kullanilmaktadir. ABD'de son zamanlarda bircok ilac firmasi zararlari sebebiyle ilaclardan alkolu kaldirmaya veya azaltmaya calismaktadir. Burun damlalari, oksuruk suruplari ve dis temizligiyle ilgili bazi ilaclarda % 0,3-68 nisbetinde alkol bulunmaktadir. Bu ilaclarda alkolun bulunmasi iki buyuk zehirlenme sekline yol acabilmektedir. Birincisi kisa sure alinimla meydana gelen belirtiler, ikincisi alkol ihtiva eden ilaclarla tedavi esnasindaki menfi durum.

 

Akut (ani) alkol alinimi ilac emilimini bozabilmekte, diger ilaclarin parcalanmasini engellemektedir . Sakinlestirici (sedatif) ilaclarla alindiginda ise psikomotor bozuklugunu artirabilmektedir. Muzmin alkol alinimi ilaclari metabolize eden P-450 gibi enzimler uzerinde menfi tesirli olmakta ve fenobarbital, fenitoin, meprobamat gibi bir kac ilacin vucuttan itrahini bozmaktadir. Siddetli vakalarda yuzde kizariklik, carpinti, bulanti, kusma, sok, kalp ritm bozukluklari, solunum sathilesmesi, havale ve hatta olum meydana gelebilmektedir.

 

Alkol ihtiva eden tibbi eliksirler ve alkollu icecekler moxolactam, metranidazole, sulfonamid, chloramp-henical ve cefamandole gibi ilaclarla birlikte kullanildiginda yukaridaki belirtiler ortaya cikabilir.

 

Kilogram basina 3 gram alkol alinimi cocuklarda oldurucu dozdur. Daha dusuk dozlarda ise kan sekerinde dusme ve diger ilaclarla kullanildiginda yukarida zikredilen belirtiler ortaya cikabilmektedir.

 

En onemli zehirlenme belirtileri sinir sisteminde ortaya cikar. Davranis degisiklikleri, reaksiyon zamaninda azalma ve kaslarda koordinasyon bozukluklari 100 cm³ kanda 1-100 mg. alkol yogunlugu ile olabiliyor. Tek dozda dahi alkol ihtiva eden ilacla alkol zehirlenmesi ortaya cikabilir.

 

Netice olarak ABD pediatri akademisi ilaclardan alkolun kaldirilmasini istemektedir.

 

Nitekim 15 asir once Yuce Rehber ilac olarak kullanmak uzere alkollu icki imal ettigini soyleyen bir kisiye "o tedavi degil, hastalik yapar" demistir.

23 Haziran 2008 Pazartesi

Eriği Tuzlayarak Yemeyin

tuzlamayarak yiyin...çok tuz iyi değil.
Eriğin, karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastalıkları ile sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği bildirildi.

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Utku Çopur, yaptığı açıklamada, eriğin, sahip olduğu zengin vitamin içeriği, çeşitli hastalıklara karşı gösterdiği olumlu etki ve düşük kalorisi nedeniyle çok faydalı bir meyve olduğunu söyledi.

Eriğin düşük kalorisi nedeniyle diyet uygulayan kişilerce de tercih edilen meyvelerin başında geldiğini, iklim açısından çok şanslı olan Türkiye'de ilkbahardan yaz sonuna kadar çeşit çeşit erik bulmanın mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çopur, ''Bugün Türkiye'de yetişen eriklerin bir kısmı yerli, bir kısmı da yabancı çeşitlerdir. Türkiye'deki en tanınmış erik çeşitleri, 'can', 'papaz', 'mürdüm' ve 'tatlı üryani' erikleridir. 'Can eriği', genellikle yeşil olarak tüketilir. Bu tüketim şekli ülkemize özgüdür'' dedi.

ERİĞİN FAYDALARI

Prof. Dr. Utku Çopur, eriğin bağırsak faaliyetini artırıcı etki gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Ayrıca potasyum ve magnezyum minerali açısından da zengin bir meyve olduğu bilinmektedir. Eriğin karaciğer, kalp, böbrek ve romatizma hastalıkları ile sindirim rahatsızlığı çeken ve tuzsuz diyet uygulayan kişilerce tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca eriğin regl düzenleyici, idrar söktürücü ve terletici özellikleri de bulunmaktadır. Çiğ erikte çeşitli minerallerin yanı sıra C, A ve E vitaminleri ile beta karoten de bulunuyor.''

Prof. Dr. Çopur, eriğin komposto, reçel, marmelat şeklinde tüketildiğinde ilave edilen şekerden dolayı kalori değerinin arttığını, bu nedenle vitamin ve minerallerden daha sağlıklı bir şekilde yararlanabilmek için taze olarak tüketiminin önerildiğini bildirdi.

Eriğin Anadolu'da kurutularak da tüketildiğini ifade eden Prof. Dr. Çopur, ''Kurutulmuş eriğin besin değerinin tazesine göre daha yüksek olduğu bilinmekte ve pişirilmeden tüketilmesi tavsiye edilmektedir'' dedi.

ERİĞİ TUZLAMADAN YİYİN

Bursa Yüksek İhtisas Hastanesinde görevli diyetisyen Aynur Aydın da Türkiye'de birçok çeşidi bulunan eriğin, içeriğindeki vitamin ve mineraller bakımından yararlı bir meyve olduğunu söyledi.

Özellikle ilkbaharda çıkan yeşil eriğin tuzlanarak yenildiğini ifade eden Aydın, şunları söyledi:

''Bu bir damak zevki ama erik tuzlanarak yenmemeli. Çünkü fazla tuz tüketimi zararlıdır. Eriğin tuzlanarak yenmesi, vücuda gereksiz yere tuz alınmasını sağlıyor. Gereksiz tuz kullanımı, özellikle riskli gruplarda böbrek ve tansiyon rahatsızlıklarına neden olabiliyor. Ayrıca eriğin tuzlanarak yenmesi bizi her şeyde tuzlu yemeye alıştırabilir. Bunun için eriği tuzlayarak yemekten kaçınmalıyız.''

21 Haziran 2008 Cumartesi

Kalp krizi

kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan
korkunç bir ağrı mi hissediyorsunuz.



NE YAPACAKSINIZ???

YALNIZ BAŞINIZAYKEN KALP KRİZİ GEÇİRİRSENİZ NASIL HAYATTA KALIRSINIZ?
KALP ATIŞLARI DÜZENSİZLEŞEN VE KENDİSİNİ BAYILACAKMIŞ GİBİ HİSSEDEN BİRİNİN, BİLİNCİNİ YİTİRMEDEN ÖNCE
YALNIZCA 10 SANİYE KADAR ZAMANI VARDIR.

BU DURUMDA NE YAPMANIZ GEREKİR?

CEVAP:
PANİĞE KAPILMADAN
ÜST ÜSTE KUVVETLİCE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN.
ÖKSÜRMEDEN ÖNCE HER SEFERİNDE DERİN BİR NEFES ALIN;
ÖKSÜRÜKLERİNİZ GÜÇLÜ OLSUN,
DERİNDEN GELSİN VE UZUN SÜRSÜN, TIPKI GÖĞSÜNÜZDE BİRİKMİŞ BALGAMI ATMAYA ÇALIŞIR GİBİ ÖKSÜRÜN.

HER İKİ SANİYEDE BİR DERİN NEFES ALIP ÖKSÜRÜN VE BUNU YA YARDIM GELENE DEK YA DA KALP ATIŞLARINIZ TEKRAR NORMALE DÖNENE DEK SÜREKLİ YAPIN.

BUNUN YARARI:
DERİN NEFES ALMAK CİĞERLERİ OKSİJENLE DOLDURUR.
ÖKSÜRMEK KALBE TAZYİK YAPAR VE KAN DOLAŞIMINI RAHATLATIR.
KALBE UYGULANAN BU TAZYİK, KALBİN NORMAL RİTMİNE DÖNMESİNİ KOLAYLAŞTIRIR.
BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE YETİŞECEK ZAMANI TANIR.

Alıntı:
ARTICLE PUBLISHED ON N.º 240 OF JOURNAL OF GENERAL HOSPITAL ROCHESTER

20 Haziran 2008 Cuma

İNANILIR GİBİ DEĞİL...İnanmazsanız Bakın Bİr?

 

Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.


Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve kan için faydalı olduğunu göstermiştir.



Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.



Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Ve beyin fonksiyonlar için faydalıdır.



Fasulya böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.




Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb (bizde yok) kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyom yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.


Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.


İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.



Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.


Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.


Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğüsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.



Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur.

 

19 Haziran 2008 Perşembe

İsrail Coco Cola Ve Gerçekler

'Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.' (Mâide: 51)



- 'Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.' Bakara

COCA COLA'NIN DEĞİŞİK YAHUDİ BÖLGELERİNDEKİ REKLAMI:....
Üstteki yazının tercümesi: (Were moving to a new location !!! = Artik yeni yerimize tasiniyoruz !!!)
Alttaki yazının tercümesi:'COCA COLA İÇ, ISRAEL'E DESTEK OL !!!!!'''




Biliyormuydunuz ?

Firma karının % 50 sini İsrail Ordusuna aktarıldığını...

Dünyada en çok coca cola sevenlerin müslümanlar olduğunu

Belçika da Sağlık Bakanı Luc Van Den Bossche'nin Coca-cola 'nın
şişe veya kutulardaki tüm ürünlerinin piyasadan çekilmesini emrettiğini...

Ve Bakanlığın, Coca-Cola ürünlerini içen kişilerde ciddi zehirlenmeler görüldüğünü
belirterek, Coca-Cola' nın içinde kandaki alyuvarların erimesine neden ve kansızlığa
yol açan 'hemolyse' maddesinin bulunduğunu açıkladığını...



Şimdi bu yazıyı hat sanatı gözlükleriyle seyredelim:


'La Muhammed La Mekka'

'Muhammed ve Mekke yok olsun'







'İnsanlar içerisinde, müminlere en şiddetli düşman olarak yahu

dileri bulursun.' (Mâide: 82)





'Allah katında din İslâm'dır.' (Âl-i imrân: 19)

'Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin.' (Mümtehine: 1)

'Şüphesiz ki kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.' (Nisâ: 101)
'Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler.' (Bakara: 217)

KATLİAM HATIRASI!






Allah rizasi icin maili Müslüman kardeslerimize devam gönderelim.


17 Haziran 2008 Salı

Emekli İmamdan Kene ilacı

Isparta'da emekli imam Mustafa Ali Korkmaztürk ile emekli işçi Süleyman Kılıç, hayvan ve insanlara yapışan kenelerin bulundukları yerden zehirlerini bırakmadan düşmelerini sağlayan buluşları olan ilacı deneylerle gösterdiler.


Isparta'da iki kişi, hayvan ve insanlara yapışan kenelerin bulundukları yerden zehirlerini bırakmadan düşmelerini sağlayan ilaç yaptıklarını iddia etti.

Isparta'da yaşayan 54 yaşındaki emekli imam Mustafa Ali Korkmaztürk ile 61 yaşındaki emekli işçi Süleyman Kılınç, 4 yıllık çalışmaları sonucu buldukları ilacın keneyi yapıştığı yerden zehir bırakmadan düşürdüğünü ileri sürdüler ve gazetecilerin önünde, Aliköy'deki bir ahırda bulunan keneli koyuna ilacı sürdüler.

İlacın sürülmesinden 30 saniye sonra kenenin yapıştığı bölgede hareketlenme görüldüğü, yaklaşık 7 dakika sonra kenelerin düşmeye başladığı gözlendi. Mustafa Ali Korkmaztürk, gazetecilere yaptığı açıklamada, ilacın insan veya hayvanlara yan etkisi bulunmadığını ileri sürerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından insanların ölmesine çok üzüldüklerini ve bu nedenle çalışma başlattıklarını söyledi.

Kendi koyunları, köpekleri üzerinde ve insanlarda ilacın etkisinin denendiğini söyleyen Korkmaztürk, "En geç 10 dakika içinde kenenin düştüğünü gördüm. Cımbızla veya elle koparılan bir kene ısırdığı yeri tahrip edeceğinden zehrini oraya bırakıp kişinin hastalanmasına sebep oluyor. İlacı sürdüğümüz an zehrini bırakmadan kene kendini atıyor" diye konuştu.

Korkmaztürk, ilaç için patent başvurusu yapacaklarını söyledi.Süleyman Kılınç da ilacın yan etkisi olmadığını savundu.Çalışmalarını uzun süredir sürdürdüklerini ifade eden Kılınç, herhangi bir olumsuzluğa sebep olmamak için ilaçla ilgili bilgileri gizli tutacaklarını kaydetti. Kılınç, "Bilen bilmeyen bunu denemeye kalkar ve yanlış sonuçlar ortaya çıkar. Bu sebeple ilaçla ilgili bilgi vermek istemiyoruz" dedi.

PROF. AŞKIN: İLAÇ TEST EDİLMELİ
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atilla Aşkın, ilacı görmeden herhangi bir yorum yapmanın doğru olmayacağını bildirdi. Prof. Dr. Aşkın, anlatıldığı şekliyle bir sonuç alınması halinde ilginç bir buluş olabileceğini belirterek, üniversite olarak bu ilacın test edilmesinin faydalı olacağını kaydetti. SDÜ Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Karaca da son zamanlarda keneyi kaçırıcı, özellikle de Arap sabunuyla ilgili çeşitli denemeler yapıldığını, bunun da internet sitelerinde yer aldığını kaydetti. Karaca, bulunduğu iddia edilen ilacın içeriği konusunda bilgisi olmadığını, araştırılması gerektiğini söyledi. 

9 Haziran 2008 Pazartesi

Sınavlarla ilgili soruları Psikolog Ferahim Yeşilyurt yanıtladı:

Sınavlarla ilgili okurlardan gelen soruları International Hospital Psikoloğu Ferahim Yeşilyurt yanıtladı:

*Sınavdan önceki akşam ya uyuyamazsam diye çok korkuyorum; sınavda uyuyakalır mıyım?

Birçok öğrenci bu kaygıyı yaşar. Normalde ortalama 8 saatlik bir uyku ihtiyacımız vardır. Ancak her gece bu uykuyu almak gibi bir zorunluluğumuz yoktur. Bir gecelik uykusuzluklar, sizin performansınızı çok fazla etkilemez. Sizi etkileyebilecek olan kronik uykusuzluklardır. Örneğin; 1 hafta-15 gün sürekli olarak uyku sorunu yaşamanızdır. Bunun dışındaki uyku sorunları çok önemli değildir. O gece kısa uyusanız da sınavda başarılı olabilirsiniz. Bu nedenle 'mutlaka 8 saat uyumam gerekiyor' diye kendinizi zorlamayın. Bu zorlama uykunuzu daha fazla kaçırabilir.

*Sınava girmeyi beklerken başkalarıyla sohbet etmeli miyim? Sınava gireceğiniz okulun bahçesinde tanıdık birilerine rastlamak ve onlarla konuşmak sizi rahatlatır. Ancak hiç tanımadığınız kişilerle konuşmak bazı riskler oluşturabilir. Kafanızı biraz dağıtmaya çalışın. Olaylara biraz daha dışarıdan bakmaya çalışın. Örneğin; çevrenizde olan bitenleri sanki bir televizyondan izliyormuş gibi yapabilirsiniz. Sınav sabahı, sınava gireceğiniz okulun bahçesindeki insanların yüz ifadelerine dikkat etmeye çalışın. Biraz dikkatli baktığınızda size komik de gelebilir.

KAYGI ADAPTASYON SAĞLAR

*Sınava çok erken mi gidelim? İdeal olan; sınav başlama saatinden 30-45 dakika önce orada olmaktır. Ancak büyükşehirlerde bunu ayarlamak zordur. Geç kalma endişesiyle aşırı temkinli davranıp çok erken saatte sınavın yapılacağı okula ulaşmışsanız; okulun bahçesinde fazla uzaklaşmadan yürümek ve hareketsiz kalmamak idealdir.

* Sınava başlarken heyecanlanırsam yenmek için neler yapmalıyım? Bu normal bir durum. Öğrencilerin büyük bir kısmı bu duyguyu yaşar. Sınava başlamak için belirli bir kaygı düzeyine ihtiyacınız var. Bu kaygı sizin ortama daha kolay adapte olmanızı sağlar. Rahatsızlığınızı gidermek için ellerinizle yüzünüzü ovuşturabilir, nefesinizle ellerinizi ısıtmaya çalışabilirsiniz.

*Sınav gözetmeninin topuklu ayakkabı ile salonda dolaşırken çıkardığı ses beni çok rahatsız ederse ne yapmalıyım?

 Bu durum sizin konsantrasyonunuzu bozuyor olabilir. Kendi içinizde sıkıntı yaşamaktansa elinizi kaldırıp sınav gözetmenine durumu ifade etmenizde fayda var. Bazı öğrenciler sınav gözetmeninin tepkisinden çekinir ve kendilerine terslik çıkarabileceğini düşünür. Oysa uygun bir üslupla rahatsızlığınızı dile getirdiğinizde size yardımcı olacaklardır.

SU İÇMEYİ ABARTMAYIN
* Sınavlarda sık sık tuvalete gitme ihtiyacı hissedersem, ne yapmalıyım?

Yetişkin bir kişinin idrar kesesi 500-600 mililitre idrar alır. Ancak kapasite 150 mililitreye (1 bardak) gelince idrar boşaltma ihtiyacı duyarız. Sınava girerken aşırı su içmeyin. Sınavda susuzluk hissederseniz yanınızda bulunduracağınız küçük bir su şişesindeki su ile ağzınızı ıslatmanız yeterlidir. Ayrıca sınava girmeden önce tuvalete gitmenizde fayda var.

* Deneme sınavlarında bile kalbim heyecandan dışarı fırlayacakmış gibi oluyor. Ya gerçek sınavda da öyle olursa?

Kalp atışlarınız beyniniz tarafından yönlendirilir. Yaşadığımız duygu yoğunluğuna bağlı olarak çalışmasında değişimler görülür. Bazen hızlanır, bazen yavaşlar. Ancak bu değişimler size fizyolojik olarak bir zarar vermez. Kalp çarpıntınızın üzerinde durmamaya çalışın. Bir süre sonra normale dönecektir. Eğer sınavda nefesiniz kesilir gibi olursa; nefes almaya çalışmak yerine nefesinizi dışarı vermeye çalışın. Kendinizi daha fazla nefes almaya zorlamayın. Öncelikle nefesinizi dışarı doğru üfleyin. Sonrasında zaten normal nefes almaya başlarsınız.

*Sınavın başında zihnimden tüm bilgiler uçup gidecek veya her şey birbirine karışacak diye düşünüyorum; bu kaygıyı nasıl yenebilirim? Öncelikle bu durumun olağanlığını kabul etmek gerek. Çünkü soru kitapçığını açıp sorularla yüz yüze gelmeden önce dikkatiniz tamamen kendinize ve kendi bedeninize yöneliktir. Kendinizle uğraşmayı bırakıp sorularla uğraşmaya geçerken, bu geçiş sürecinde kısa süreli bu tür bir zihinsel bulanıklığı yaşamak son derece olağandır.

7 Haziran 2008 Cumartesi

Güncel bir sağlık konusu kene ve KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Nedir?

 

Kırım-Kongo Hemorajik Ateş (KKHA),keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir mikrobiyal etken  tarafından neden olunan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden hayvan kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.

 

Keneler Nasıl Tanınır ve Nerelerde Bulunur?

Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şekillidir.  6-8 bacaklı, uçamayan, sıçrayamayan hayvanlardır. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve bu sayede hastalıkları insanlara bulaştırabilirler.

Ülkemiz kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun bir yapıya sahiptir. Türlere göre değişmekle beraber kenelerin, küçük kemiricilerden, yaban hayvanlarından evcil memeli hayvanlara ve kuşlara (özellikle devekuşları) kadar geniş bir konakçı spektrumları mevcuttur.

 

Kimler Risk Altındadır?

Hastalık genellikle meslek hastalığı şeklinde karşımıza çıkar.

 
  • Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar
  • Veterinerler
  • Kasaplar
  • Mezbaha çalışanları
  • Sağlık personeli özellikle risk gurubudur.
  • Kamp ve piknik yapanlar, askerler ve korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar da risk altındadır.

 

 

 

Henüz ergin olmamış Hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder; ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken bulaştırır.

Kuluçka Süresi Ne Kadardır? 

Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

                Ateş

                Kırıklık

               Baş ağrısı

               Halsizlik 

               Kanama pıhtılaşma mekanizmalarının

                  bozulması sonucu;

                       - Yüz ve göğüste kırmızı döküntüler
                         ve gözlerde kızarıklık,
                      - Gövde, kol ve bacaklarda morluklar 

                      - Burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür

                      - Ölüm karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezlikleri nedeni ile

                       olmaktadır.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Tanısı Nasıl Konulur?   

Kanda virüse karşı oluşan antikorların taranması tanı için en sık kullanılan yöntemdir. Bu göstergeler hastalığın başlangıcından sonra 6. günden itibaren belirlenebilir.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Nasıl Kontrol Edilir ve Nasıl Korunulur?

 

Hastalığın bulaşmasında keneler önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle kene mücadelesi önemlidir fakat oldukça da zordur.

1. İnsanlar kenelerden uzak tutulabilir ise bulaş önlenebilir. Bu nedenle de mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekir.

 

2. Kenelerin yoğun olabileceği çalı, çırpı ve gür ot bulunan alanlardan uzak durulmalı, bu gibi alanlara çıplak ayak yada kısa giysiler ile gidilmemelidir.

 

3. Bu alanlara av yada görev gereği gidenlerin lastik çizme giymeleri, pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları,

 

4. Görevi nedeni ile risk grubunda yer alan kişilerin hayvan ve hasta insanların kan ve vücut sıvılarından korunmak için mutlaka eldiven, önlük, gözlük, maske v.b. giymeleri gerekmektedir.

 

5. Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için haşere kovucu ilaçlar (repellent) olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Bunlar sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir.)

 

6. Haşere kovucular hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.

7. Kenelerin bulunduğu alanlara gidildiği zaman vücut belli aralıklarla kene için taranmalıdır.


 

 



 

8. Vücuda yapışmış keneler uygun bir şekilde  kene ezilmeden, ağızdan veya başından tutularak bir cımbız veya pens yardımıyla sağa sola oynatarak alınmalıdır. Isırılan yer alkolle temizlenmelidir. Mümkünse kenenin tanı için alkolde saklanması uygun olur.

(detaylı bilgi için http:/kidshealth.org/parent/general/body/tick_removal.html)

 




 
 
 
 
 

9. Diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, haşere ilacı (insektisit) ile uygulamanın uygun görüldüğü durumlarda  çevre ilaçlanması yapılabilinir.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Tedavisi Nedir?   

Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Hastaya destek tedavisi yapılmalıdır.

 Konuyu Hazırlayan: Dr Alp Akay - Dr.Başak Soyluoğlu

Kaynaklar:

  1. www.saglik.gov.tr
  2. www.tvhb.org.tr/
  3. www.who.int/mediacentre/factsheets/fs208/en/
  4. www.cdc.gov/ncidod/dvrd/spb/mnpages/dispages/cchf.htm
  5. www.medicine.ankara.edu.tr/fakulte/files/20054_9
  6. www.hssgm.gov.tr
  7. www.cumhuriyet.edu.tr