24 Kasım 2008 Pazartesi

Saçlarınız dökülüyorsa...

Beslenmenizden mevsim değişikliklerine pek çok faktör saçlarınızı etkileyebilir ve dökülmelerine sebep olabilir. Bir uzmana danışmak en iyisidir ama kendiniz de evde saçlarınızı besleyecek uygulamalar yapabilirsiniz.


Saç dökülmesi, kadınlarda da sıkça rastlanan bir rahatsızlık. Bu, stres, vitamin eksikliği gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, mevsimsel değişiklikler de saç dökülmesini olumsuz etkiler. Peki saç dökülmesi için siz, kendiniz ne yapabilirsiniz? İşte bazı öneriler...
  • Saç derinize ve saçlarınıza hindistancevizi sütü veya aloe vera jeliyle masaj yapın. Bunu başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, ılık suyla durulayın. Haftada 3 kez tekrarlayın.

  • Saç derinize ve saçlarınıza bal ve yumurtanın sarısıyla masaj yapın. Başınızda yarım saat kadar tuttuktan sonra, durulayın. 

  • 2-3 hafta boyunca, her öğünde bir bardak suya bir çay kaşığı elma sirkesi karıştırarak için.

  • Saçlarınızı beslemek için elma sirkesi ve adaçayını karıştırarak, saçınızı bu karışımla durulayın.

  • Sıcak zeytinyağı, bal ve 1 çay kaşığı toz halinde tarçını karıştırıp macun haline getirdikten sonra, banyodan önce 15 dakika boyunca uygulayın. 

  • Saçların azaldığı kısımları kızarana dek soğanla ovun, ardından da bal sürün.

  • Eşit miktarda ılık keneotu ve badem yağını karıştırıp, haftada bir saç derinize masaj yapın.

  • Misket limonu çekirdekleri ile kara biber tohumlarını bira suyun içinde eşit sayıda öğütün ve düzenli olarak saç deriniz üzerine uygulayın.

  • 1 fincan hardal yağını 4 çorbakaşığı kına yaprağı ile kaynatın. Süzdükten sonra kalan sıvıyı bir şişeye doldurun ve saç derinize düzenli olarak masaj yaparak uygulayın.

SÜTÜN ALTERNATİFİ DEREOTU

İnek sütünde 117 miligram kalsiyum bulunurken, dereotunda bu oranın
208
olması, dereotunun sütün alternatifi olarak görülmesine neden
oluyor.*


İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Bölümü
Metabolizma ve
Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, sütün
alternatifinin
dereotu olduğunu söyledi.


Adana Otizm Derneği`nin düzenlediği `Otizm Hastalığının Tedavisi ve
Beslenme` konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Ahmet Aydın, sütün
kalsiyum
bakımından en zengin besin olmadığını belirterek, `Dereotu sütten daha
fazla
kalsiyum içeriyor. İnek sutunde 117 miligram kalsiyum bulunurken,
dereotunda
bu oran 208`dir. Ayrıca dereotu magnezyum ve potasyum bakımından
zengin
olması bakımından da kemik sağlığına daha faydalıdır` dedi.


Prof. Dr. Aydın, dünyada en çok süt tüketen ülke olan ABD`de, yine
dünyada
en çok osteoporoz rahatsızlığının olduğunu bildirdi ve çocukların ve
anne-babaların kemiklerinin kuvvetli olması için mutlaka dereotu
tüketilmesini önerdi.


İsveç`te yapılan bir çalısmada 50- 85 yaşlarındaki menopoz sonrası
kadınlarda süt tüketimi fazlalığının kırıkları azaltmadığının
saptandığını
kaydeden Prof. Dr. Aydın, şöyle konuştu:


`Benzer şekilde ABD`de hemşireler üzerinde yapılan araştırmada gerek
süt,
gerekse süt dışı kalsiyum tüketimi fazlalığının kalça kırıklarını
azaltmadığı tespit edilmiştir. Çocuklarınızın ve kendinizin
kemiklerinin
kuvvetli olması için mutlaka dereotu tüketin. Dereotundaki magnezyum
ve
kalsiyum kemik gelişimi için oldukça önemli bir mineraldir.


Her memelinin sütü kendi yavrusunadır. 5- 6 milyon yıllık insanlık
tarihinin
sadece son 10 bin yılında insanlar başka memelilerin sütünü
içmişlerdir.
Kendi annelerinin sütünü ise sadece hayatlarının ilk 2 yılında
emerler, daha
sonraları hiç süt tüketmezlerdi. Fosil incelemeleri, taş devri
insanlarının
kalın ve kırığa dirençli sağlam kemiklerinin olduğunu göstermektedir.
Bu
devre ait kemik örneklerinde osteoporoz yok denecek kadar azdır.
Bunun
nedeni de o devirde insanların sütten ziyade, daha çok yeşil sebze, ot
türü
yiyecekler tüketmesindendir.`

Şalgam ve yararları

Kaleağası Gıda Sanayiinin sahibi Gıda Mühendisi Mustafa Kaleağası  organik şalgam üretimine başladıklarını açıkladı. kaleağası; "Çukurova bölgesinde yöresel olarak üretilen ve tüketilen şalgam suyunun Tüm Türkiye de tüketilmesi ve her kesim tüketiciye ulaşmak için organik olarak şalgam üretimine başlamıştır. Biliyoruz ki şu an tükettiğimiz ürünlerin bir çoğu yüksek miktarda kalıntı içerebilmektedir" dedi

Sağlığınızı ve doğayı düşünüyorsanız organik ürünler talep ediyorsunuz demektir.Eğer şalgamı da organik istiyorsanız iletişim adresimizden bize demektir. Organik gıdalar basit olarak yetiştirilmesinde ve işlenmesinde, Genetik mühendisliğin,
Yapay ve benzeri gübrelerin, Böcek ilaçlarının, Yabani ot ve mantar öldürücü ilaçların Büyütme düzenleyicilerinin,
Hormonların, Antibiyotiğin, koruyucuların, Renklendiricilerin, Katkı maddelerinin, Kimyasal kaplama ve parlatıcı maddelerinin kullanılmadığı gıda maddeleridir.En önemlisi organik ürünün zirai ilaçlardan arındırılmış olmasıdır. Bu terim en az 3 yıl için , bu ürünlerin hiç bir zirai ilaç veya Kimyasalın kullanılmadığı tarlada yetiştirildiği anlamına gelir.

Siyah havuç´un yararları

Maydonozgillerden uzunca koni şeklinde ve etli olan kökünden
Dolayı sebze olarak yetiştirilen bir çeşit bitkidir. Terkibinde şeker,
A vitamini ve keratin vardır.
Havucun faydaları aşağıdaki gibidir:
Müzmin kabızlığı giderir.
Çocuk ishallerini keser.
Bağırsak iltihaplarını giderir.
Kansızlığı giderir.
Cilde canlılık verir.
Anne sütünü artırır.
Cilt ve göz hastalıklarını önler.
Astım, bronşit, ses kısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir.
Verem hastalığında da faydalıdır.
Mide ve oniki parmak ülserinde şikayetleri giderir.
Kalp hastalıkları ve damar sertliğinde faydalıdır.
İdrar ve bağırsak söktürür.
Sarılıkta faydalıdır.
Yaraların iyileşmesine yardımcı olur.
Diş etlerini kuvvetlendirir.
Yüz ve boyun kırışıklarını giderir.
Görme gücünü artırır.

Anne Babaların Dikkatine!!

**Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.

**Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendisini suçlamayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
Takdir etmeyi öğrenir.

**Eğer bir çocuk devamlı desteklenip yüreklendirilmişse,
Kendine güven duymayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyümüşse,
Adil olmayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,
İnançlı olmayı öğrenir.

**Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
Kendini sevmeyi öğrenir.

**Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

                     DOROTHNOLTE

HÜNNAP VE FAYDALARI

Botanik Bilgi : Nisan-mayıs ayları arasında, sarı renkli çiçekler açan, hoş kokulu, 4-5 m yüksekliğinde dikenli bir ağacın, kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde bir yemişidir. En dış çeperi derimsi ve ince, pulpasi (yumuşak kısım) sari renkli ve tatlı lezzetlidir Ünnap da denilir. Bahçelerde yetiştirildiği gibi yabânî olarak da bulunur. Asil vatani Suriye'dir. Ağacının gövdeleri silindir biçiminde, esmer kabuklu, çok dallıdır.Yapraklar karşılıklı 2 sıra hâlinde, kısa saplı, diken seklinde 2 küçük yaprakçıklıdır.Çiçekler 3-6 tânesi bir arada ve oldukça küçüktür. Çanak yaprakları 5 parçalı ve yeşil renklidir. Taç yaprakları sari renkli, kıvrık olup 5 parçalıdır.        

Türkiye'de yetiştiği yerler : Yerli değildir. Marmara, Bati ve GüneyAnadolu'da   yetişir.                                                                                             

Bilinen Bileşimi : Şeker, nitrat, tartrat, pektin, müsilaj, C vitamini, tanen.

 

Kullanıldğı Yerler : Güneşte kurutulan olgun meyveler çerez olarak çay ile tüketilebilir. Ayrıca kaynatılıp içilmekte ve reçeli de yapılmaktadır. Bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır.

Faydaları

Çok eskiden beri yumuşatıcı, balgam ve idrar söktürücü ve kabız edici olarak kullanılmaktadır.

Hünnap meyvası:Eczacılık da 21 günlük kürler halinde (sabah aç 2 tane meyve) , Kolestrol ve lipid düşürücü olarak kullanılır.  Hünnap Yaprağı: Çay olarak bronşit, astım, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır.

Kullanım Şekli  : 4 bardak süte 30-60 gr. meyve konularak 15-20 dakika kaynatılır. Günde 4 kere 1′er bardak içilir                     Haldun KESKİN

KEÇİ PEYNİRİ VE SÜTÜNÜN YARARLARI

KEÇİ SÜTÜ ŞİFA DAĞITIYOR

 Özellikle kanser hastaları bu sutu tercih etmeliler. Çunku Keçi doğada otlanır. Yeni filizlenen dallarla beslenir. Ahırda beslenmediği için sunı yem yemez.  Keçi ayrıca radyasyonlu hiç bir gıda maddesini tuketmez.

Batılı doktorların raporlarında "astım, alerji ve öksürük" gibi birçok hastalığın tedavisinde ilaçların etkili olmadığı halde, keçi sütünün olumlu sonuç verdiği kaydedildi.

Keçi sütünden yapılmış ürünlerin Avrupa'da özel healt shoplarda özel fiyatlarla satıldığı ve bebeklere anne sütünün alternatifi olarak verilebileceği bildirildi.

Van YYÜ Ziraat Fakültesi Zooteknik Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr.Mehmet Bingöl keçi sütünün tedavi edici ve kendine özgü üstün özelliklerden dolayı birçok hastalıkların tedavisinde kullanıldığını söyledi

Keçi sütünün düzenli olarak tüketilmesinin, egzama, astım, sindirim rahatsızlıkları, varisle ilgili bazı rahatsızlıklar ve bazı alerjik durumların tedavisinde yararlı olduğunu ifade eden Bingöl, şöyle konuştu:" Keçi sütünden yapılan başta yoğurt ve peynir olmak üzere birçok ürün, Avrupa'da özel sağlık dükkanlarında özel fiyatlara satılmaktadır. Batılı doktorların raporlarında, kendilerine astım, alerji, hazım sorunları,bazı cilt rahatsızlıkları, bebek egzamaları ve iştahsızlık ile öksürük nöbetleri gibi birçok şikayetle gelen hastaların tedavileri ilaçlarla başarılamadığı halde keçi sütü ürünleri kullanılarak başarıldığı belirtilmektedir."

Bingöl, keçi sütünün önemli bir kullanma yeri ve nedeninin de, bebeklerde görülen ani ölüm olduğunu belirterek şöyle devam etti:"Tıp raporlarına göre, 2-24 haftalar arasında en tehlikeli olan ve bebeklerde kusma, ishal, burun akması, hırıltılı nefes alma veya deride kızarık-kabarık görüntüler, egzama gibi durumlar gösteren ve bu nedenlerle teşhiste yanıltıcı olan bazı gelişmelerin, bebeklerin inek sütüne alerjik oluşları ile ilgilil oldukları görülmüştür.Bu durum bebeklerde görülen ani ölümlerin üçte birinin nedenidir. BÖYLE BEBEKLERE İNEK SÜTÜ YERİNE KEÇİ SÜTÜ VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR."
 
EKZAMA İÇİN DE KEÇİ SÜTÜ

Egzama adı, benzerlik gösteren pek çok deri hastalığı için geçerli olabilir. Bedenin bütünselliği açısından bakıldığında bu tür benzerliklerin zaten pek önemi yoktur.

Sedef hastalığında olduğu gibi burada da, hastalığa yol açan içsel nedenlerin teşhis edilmesi gerekir. Eğer bir alerjik tepkinin katkısı varsa, alerjiye yol açan maddenin saptanması gerekir, çünkü beden bu durumla başa çıkamaz ve bitkisel tedaviye olumlu yanıt veremez. Ellerde, yüzde veya cinsel organlarda oluşan egzamalar genellikle alerjik tepkilerden kaynaklanır; örneğin bebeklerde sıklıkla görüldüğü gibi, inek sütü bu alerjik tepkilere yol açabilir. Egzama sıkıntısı çeken herkes, süt ve süt ürünlerinden uzak durmalı, inek sütü yerine KEÇİ SÜTÜ VEYA SOYA SÜTÜNÜ tercih etmelidir

Şimdi şöyle bir özetlemek gerekirse;

-Bebeklerde görülen ani ölümleri engellemek için keçi sütü öneriliyor,

-Kanser tedavisinde kullanabilecek keçi sütü bulunuyor,

-Astım, alerji ve öksürük gibi hastalıklarda keçi sütünün çok faydası bulunuyor,

-Egzama gibi hastalıkların tedavisinde keçi sütü kullanılıyor…
 
Haldun Keskin

16 Kasım 2008 Pazar

Damacana sularında mikrobik tehlike!


Ankara'da damacana sularının mikrobiyolojik incelemesi sonucunda, suların yüzde 53.1'inde mikrobik etkenlerin pozitif olduğu bildirildi.

16/11/2008
Sağlık Araştırmaları Sitesi'nde yer alan çalışmaya göre, Araştırma Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi lojmanlarında, Doç. Dr. Ö.Faruk Tekbaş ve arkadaşları tarafından yürütüldü. Araştırma kapsamında GATA lojmanları bölgesinde bulunan 400 evde kullanılan damacana suyundan numunesi alındı.

 

-SULARIN YÜZDE 10'U RENK VE BULANIKLIK AÇISINDAN UYGUN DEĞİL-
Mikrobiyolojik incelemesi sonucunda, damacana sularının yüzde 10.2'sinin bulanıklık ve renk açısından, yüzde 99'unun sülfat, kalsiyum ve potasyum açısından, yüzde 98'inin sodyum ve magnezyum açısından, yüzde 94.9'unun klor ve yüzde 14.3'ünün nitrit açısından uygun olmadığı sonucuna ulaşıldı.

 
Haberi Okumak İçin Tıklayınız

Cinsel hayatı bitiren hastalık

Diyabete bağlı damar tahribatı fiziksel olarak cinsel fonksiyonlarda bozulmalara yol açıyor.
Diyabete bağlı damar tahribatı fiziksel olarak cinsel fonksiyonlarda bozulmalara yol açıyor. Cinsel isteksizlik, erkeklerde ereksiyonun gerçekleşmemesi, kadınlarda orgazm olamama, diyabette görülen cinsel sorunlar arasında yer alıyor.

Bugün'de yer alan habere göre, Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özay Tiryakioğlu, diyabetin yol açtığı bu problemlerin çözümü hakkında şunları söyledi: "Diyabet hastalarının korkulu rüyalarından biri de, cinsel hayatlarının bu hastalıktan olumsuz etkilenmesi ihtimali. Bu korku bile tek başına cinsel fonksiyonlarda bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ancak psikolojik nedenlerin yanında diyabetin, cinsel hayat üzerinde nöropatik ve fiziksel nedenlerden kaynaklanan olumsuz etkileri bulunuyor.

DAMAR HASARI OLUYOR

Hastalığın belli dönemeçlerinde, özellikle beş seneyi geçtikten sonra hastaların büyük çoğunluğunda damar hasarına ait bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Hastalarda diyabete bağlı damar tahribatıyla birlikte, cinsel fonksiyonlarda bozulmalar olabiliyor. Vasküler damarsal problemler erkekte sertleşme, kadında klitoris fonksiyon bozukluğuna bağlı orgazm olamama sorununa yol açıyor.


Kaynak:
www.internethaber.com