7 Ekim 2008 Salı

Empatin mi Var, Derdin Var!




Ne görüyorsan o!

Baktiklarinizdan korkun! Evet yanlis okumadiniz. Bugunku baktiklariniz yarinki sizi olusturacak. Gozler en tehlikeli kopyalama, en sinsi degisim enstrumanidir. Siz, sadece bakiyorum ama onaylamiyorum derken, o icerde gordugune dayanan bir siz insa etmek uzere icraata baslamis!

Gunler sonra bir de bakiyorsunuz ki, o cok kizdiginiz sekillerin bir aynasi olmussunuz da donup kime kizacaginizi bilemez hale gelmissiniz.

Empatin mi var, derdin var!

Sekilcilik. Hep ucuzlukla ayni anlamda kullanmisizdir kendisini. Seklin baska ic dunyanin baska olacagi, ya oldugun gibi gorun ya da gorundugun gibi ol ahlakî ogretisi senelerdir butun ahlak sistemlerinin soy agaci olarak yukselegelmistir.

Bu soy agaci, baskalarini yargilarkense dar agaci kiligina girmis ve guclu bir diyalektik enstrumani olarak kullanilmistir. Kardesim sen hem boyle boyle diyorsun hem de soyle yapiyorsun, oldu mu simdi! bir tur gol atma repligi olarak butun munazaralarda karsimiza cikiverir. Bu ogretinin de yargilamalarin da temel teorisi ic dunya ile seklin ayni sazin farkli telleri olabilecegi, ayri sesler verebilecegi, aralarinda aslinda herhangi bir bag olamayabilecegi dusuncesine dayanmaktadir.

Ancak modern psikoloji artik bunun boyle olmadigini, ic dunyayla sekil arasinda kopmaz ve oldukca da guclu bir bag oldugunu iddia eder. Evet sekiller aslinda ruhunuza takilan cengel gibidir, sizi eninde sonunda istedigi kivama ceke ceke surukler. Ve bir bakarsiniz ki bir noktadan sonra siz de gordugunuz ya da gorundugunuz seklin bir parcasi olmak bir yana iciyle disiyla bizzat o olmussunuz.

Oldugunuz gibi gorunmeyi iradi bir savasla becerememisseniz, bunyeniz sizi otomatikman gorundugunuz gibi olmaya dogru cekistirecektir. Gordugunuz/gorundugunuz sekil eninde sonunda mutlaka bir ruhsal catlaginizdan iceri sizacak ve damla damla sizi kendisi yapacaktir. Ustelik sizin disinizi icinize uydurmakla ilgili yuksek irade gerektiren bir mucadeleniz de yoksa, bu sanildigindan da kolay olacaktir.

İste toplumlarin bireylerinin yavas yavas birbirlerinin kopyasi olmaya baslamasi ve her toplumun birbirinden ayrilmasinin sebeplerinden biri de budur. Sizin toplumunuzda belki kisi sayisi adedince ic dunya vardir, ancak yine o toplum icindeki kisilerle birlikte teneffus ettiginiz ortak sekillerin sayisi cok daha azdir.

TV kanallari, sokaklar, evler, gazetelerinizin size bakan yuzu sizin ic yuzunuz kadar cesitlilik gostermez. İste bu sekiller sizin ic dunyaniz icin bir cekic vazifesi gorur. Adim adim sivriliklerinizi, sizceliklerinizi torpuler ve sizi birbirinize benzetir. Ve kultur denilen sey boyle olusur. İste gordugunuzun esiri olmak da boyle bir seydir.

Gördüğünüze dikkat edin, yarınkı sizi anlatır!

Goruldugu gibi sosyolojik sandigimiz bu benzeme fenomeninin ayaklari gayet psikolojik temellere dayanmaktadir. Mesele dominantin kim olduguyla ilgilidir ve sekiller yani disaridakiler dominant olma konusunda her zaman acik ara onde gitmektedir. Soyut seylere gore daha baskin ve guclu olan sekiller sizin soyutluklarinizi (kisiliginizi) torpuler, kendisine benzeyen bir siz portresi cizer.

Bu ayni zamanda su demektir; gordugumuz sekiller her ne kadar bizim onayladigimiz sekiller olmasa bile, TVde seyrettiginiz dizi onaylamadiginiz bir hayati sahneliyor, spor programcisi onaylamadiginiz bir uslupla konusuyor, gazetenizdeki kadin onaylamadiginiz bir kiyafeti tasiyorsa da, siz onaylamamaniza karsin onlari hayatiniza her sokusunuzda gizli bir kabullenmenin fitilini yakmis oluyorsunuz! Bu fitil yanmaya devam ettikce sizin seklinizin yani davranislarinizin o sekli kopyalamasina sebep olacaktir.  

Çünkü beyniniz davranislarinizi lego mantigiyla insa eder. Gordugunuz her goruntu beynin arsivine girer, bir sonraki davranisini insa ederken kullandigi referans parcalardan biri olur. Zihninize disaridan akan bu lego parcaciklarinin sizin seklinizi, sizin yasantinizi olusturma ihtimali cok yuksektir, cunku bilincdisinin kopyalama gucu akil almazdir.

Bilincinizin bu sekilsel baskilara direnmekle yetinmeyip karsisindaki sekli de degistirmesi, ya da en kotu ihtimalle net bir reddetmeyle arasina cizgi koymasi sizin siz olarak kalabilmeniz adina hayati onem arz eder. Tam da bu noktada Hz. Peygamberin Bir kotuluk gordugunuz zaman elinizle, gucunuz yetmezse dilinizle, ona da gucunuz yetmezse kalben bugz ediniz. sozunun ne kadar saglam bir psikolojik temele dayandigini goruruz. Bu paralelde TV kumandasini nerede sakladiginizin (mumkunse cocuklarin ve nefislerin erisemeyecegi yerlerde) onemini varin siz hesap edin. TVniz dinamik bir ayna gibidir, ilk baktiginizda onda kendinizi gormezsiniz ama yavas yavas onu ona aynalarsiniz.

Evet iste bu elinizle degistirmediginiz sekiller, gordukleriniz adim adim gorunme sekliniz olur. Ama olsun diyeceksiniz belki, Benim icim temiz! Bu sekilleri kopyalayan ben de olsam bunlar sadece basit ici bos suretler benim icin. Ben ruhsal dinamiklerimi iyi kontrol ediyor muyum mesele budur. diyeceksiniz. Biz de diyecegiz ki maalesef durum yine oyle degil.

Kopyalamayın, aynısı olursunuz

Kopyaladiginiz sekiller sizde o sekillerin sahibine karsi empati yapma duygunuzu kasiyacaktir. Empati, karsinizdaki kisinin ne hissettigini anlamak icin gecici sureligine onun gibi dusunmek, onun gibi hissetmek cabasidir. Buraya kadar iyidir ama fazla empati kupune zarardir. Sizi sizlikten cikarir, karsinizdaki yapar. Soyle soyleyelim kendinize davranislari itibariyla reddettiginiz bir karakter secin. Ve bir karar alin, 1 hafta boyunca sadece seklen bile olsa onun gibi giyinin, onun gibi davranin, onun gibi oturun, onun gibi kalkin. Bu siz istemeseniz bile otomatik olarak bir empati mekanizmasini baslatacaktir. Ve siz haftaya onu daha cok anlamis, davranislarinin ardindaki duygu duruma daha cok dokunmus olacaksiniz. Ve bu dokunma, yaklasma gecici sureligine olmazsa uzun donemde onlasma olacaktir. Deneyin gorun.

Hz. Peygamberin metodolojisi

Son olarak Hz. Peygamberin bunu bir ruh terbiye metodolojisi olarak enfes sekilde degerlendirdigini soylemeden gecmek imkânsiz. Hz. Muhammedin kendi devrindeki butun dusunceleri icerik olarak reddetmekle kalmayip, sureten dahi reddetmesi ve ayri bir sekiller dunyasini da niyetlerin pesine takmasi enteresandir.

Efendimizin devrinde digerlerinden farkli olarak giyinmesi, sakal birakmasi, saclarini uzatmasi, Yahudiler cuma oruc tutuyorsa o gun tutmamasi, putperestler gunes dogarken ibadet ediyorsa bu zamanlari ibadet icin kerih ilan etmesi, vb. sadece sekle dayali bile olsa farkli davranis secenekleri ortaya koymasi bir taraftan ameller niyetlere goredir kaidesini ortaya koyarak niyetin altini cizerken diger taraftan sekillerin niyette yapacagi manipulasyonu onleme hamleleri olarak okunabilir.

Bunun yaninda; Kuran okurken seklen bile olsa aglamakli olarak okumayi tavsiye buyurmasi, seytan bir mekanda sizi rahatsiz ettigi zaman yer degistirmenizi tavsiye etmesi, hac ibadeti esnasinda Hz. Muhammed, Hz. İbrahim, Hz. Hacerin davranislarinin aynisinin tekrar yapilmasiyla ilgili sekilsel rituellerin bu ibadetin bizzat kendisini teskil etmesi, ihrama girmenin seklî bir arinma, seytan taslamanin seklî bir reddetme toreni olmasi, daireyi daha da genisletirsek Efendimizin su icmekten yatma sekline kadar her ibadet ici veya disi davranisinin sadece seklen bile taklit edilmesinin bir ibadet kategorisinde degerlendirilmesi Onunla seklin ortakligina dayanan bir tur telepati kurulmasina dayanir ve bu da sekille ic dunya arasindaki derin baglantiyla ilgilidir. Once seklen taklit edersiniz sonra ruhen teyit edersiniz, etmektesiniz…

ERHAN ÖZDEN  Zaman / Gençlik


 





Yeni nesil Windows Live Services'ı ücretsiz edinin. Buraya tıkla!

Hiç yorum yok: